Sandalyeler

MÖ 3000’li yıllarda, Mısır İmparatorluğu’nun ilk dönemlerindeki bazı törenlerde ahşaptan oyulmuş, oturma kısımları kumaş veya deriyle kaplanmış ve günümüzde kullandıklarımızdan daha alçak arkalıklara sahip olan sandalyelerin kullanıldığı biliniyor. Kadim İmparatorluk’un sonraki dönemlerinde daha ihtişamlı görünümlere bürünen sandalyeler, adeta zenginliğin ve sosyal statünün birer simgesi olmuşlardı. Avrupa’daysa, herhangi bir monarşiye özgü bir ayrıcalık olmaktan büyük ölçüde Rönesans’ın sayesinde kurtarılan sandalyeler, onları satın almaya gücü yetecek herkes için standart bir mobilya parçası hâline geldiler. Bir nevi sınıf ayrımcılığı sayılabilecek olan makûs düşünce biçimi ortadan kalktığında, sandalyeler toplumun genel kullanımına çarçabuk girmiş oldular ve o andan itibaren, günün modasını yansıtmak için inanılmaz hızlı bir değişim ve gelişim göstermeye başladılar. Örneğin, 1840′lı yıllardan itibaren, sallanır sandalyeler Atlantik’in her iki yakasında da yaygın olarak kullanılmaya başladılar. Metal veya madenî sandalyelerin ise İngiltere’de 1830′lardan itibaren satıldıkları bilinen bir gerçek.